Herkes Tomb Raider Last Revelation'dan sonra çıkan The Chronicles'ın bir hayal kırıklığı olduğunu düşündü.Özellikle internette ya da oyun dergilerinde zaten kötü yorumlanan oyun iyice bir kötülendi. Değişik hiç birşey yoktu ve oyun çok kısaydı.Ama Core Desing bu oyunu öyle büyük bir şey başarmak için çıkarmamıştı.Amacı hem daha önce ,den yapmaya başlamış oldukları Tomb Raider The Angel Of Darkness'ı geliştirmek için para kazanmak ve bu arada oyunun hayranlarının oyundan soğumasını engellemek için ilk oyundan beri kullandıkları ve onlara bugüne kadar milyonlarca dolar kazandıran programı Level Editor ismi altında piyasaya sürmekti. (O kadar parayı sadece yaklaşık 300 KB lık bir dosyayla kazandılar yardımcı dosyalar hariç tabi) Bu yüzden bu oyuna o kadar önem verilmedi.Yapımcılar şimdi piyasaya yeni çokçak oyunu geliştiriken bir kısmıda bir ara araracele bu oyunu yaptı. Bir yıldan daha kısa bir sürede yapılmış olamasına bakılırsa bu süre içinde baya büyük bir iş başarılmış denilebilir aslında.Çünkü oyuna durup dururken hiç yoktan bir hikaye yazılmış ve vidyolarla süslenmiş ama yinede öyle ilgi çekici bir konusu yok.Size biraz bundan sözedecem.
Oyun bir vidyoyla Lara'nın anısına yapılmış bir mezarda başlıyor. Hizmetçisi bir çelenk bırakırken yanda biri kadın biri erkek iki lavuk gözyaşları döküyor.Bunların kim olduğunu çıkartamadım.Yoldan geçerken bi uğrayıp ağlayalım demişler herhelde. Lara'nın hizmetçisi bir lümizine biniyor ve Lara'nın babasıyla konuşuyor.O durumda Lara'nın hala tam olarak canlı olup olmadığını bilmedikleri için aklı sonradan başına gelen Von Croy'un onu bulmasını ümit ediyorlar.
Daha sonra bunların ikisi ve Lara'nın Tomb Raider 4'ten tanıdığımız eski şişko arkadaşı Jean Yves karanlık bir odaya girerek eski günlerden ve Lara'nın yaptıklarındında konuşuyorlar.O arada hizmetçi Lara'nın eskiden Roma'nın gizli yeraltı şehrinde bulduğu taştan bahsediyor ve burda iş başı size düşüyor oyunu oynamaya başlıyoruz.
Oyun yine bir vidyoyla başlıyor.Lara operada güzel güzel parasıyla tarihi bir parçayı iki adamdan almak istiyor. Bu iki adamı ilk kez Tomb Raider 1'de görmüştük ve yine karşımızdalar.(İsimleri de var ama hatırlamıyorum.İlk tomb raider 1996 da çıktı ama bu adamlar hala aynı kıyafetleri giyiyorlar) Adamlar hem parayı hem taşı almak istiyince Lara silah tehditi altında bişey yapamıyo ama akıllıca bir hareket yapıyor.Adamlar orayı terkederken Lara centilmenliklerini göstermelerini istiyor ve öpmeleri için ellerini uzatıyor.Öpmeye kalkıncada adamlara derslerini veriyor tarihi parçayı alıp kaçıyor. Oyunda bu taşla beraber gerekli olan diğer üç taşıda buluyor ve gizli şehre iniyor.Bu arada da bu iki lavuğu öldürüyor.Özellikle bi tanesini uçurumdan atarken baya bir dalga geçiyor. Admı ka
ndırıp kendini yukarı çektirtiyor ve onu bööh diyip aşağı düşmesini sağlıyor.Lara'nın bir suçu yok ama.Adamın suçu dikkatli olsaydı napalım.Bu hikaye bitince babası Lara'nın küçükken başından geçen bir olayı anlatıyor.İşte ben bu bölüme aşırı gıcık kapıyorum en az on kez oynadım on kez de hikayesinden fazla bişey anlamadım.Çok sıkıcı ve aşırı fantastik kaçmış.Olay Lara'nın merakından kaynaklanıyor.Babasıyla bugünkü yaşlı hizmetçisi bir deniz kenarındaki ıssız bir evde kalıyor.İkisi konuşurken Lara da onları gizlice dinliyor. Babası adada gizli yürütülen bazı işlerden Lara'nın haberdar olamaması gerektiğini söylüyor bu yüzdende ordaki sorunu çözmek için oraya gece gitmesi gerektiğini söylüyor.Lara'da tekneye gizli gizli biniyor ve adaya gidiyor.Teknenin tek başına nasıl geri gittiğini hiç anlayamadım işte.Ondan sonra Larayı hoplatıp zıplatıyoruz yine işte sonra Lara adada göğsü yarık kalbi çalınmış tatlı çok iyi bir arkadaşla tanışıyor.Adam gel yaklaş sana şeker verecem diyor ama Lara yermi hiç.Yani şeker yerm
i koskoca kız.Üçüncü hikaye Lara'nın Jean Yves'le olan bir macerasını anlatıyor.Bu ikisi deniz altında insanları görünmez yapan bir taşı bulmaya çalışıyorlar. Ama bu taş çok güçlü ve herkes tarafından kontrol edilemiyor.Lara da kendine güvenip kar elbiselerini giyip yola arkadaşıyla yola çıkıyor.Amaçları taşı arayan Submarine adlı bir denizaltında yolculuk etmek.Lara etrafı dürbünle gözetlerken limana giren bir siyah limüzin görüyor ve Jean Yves'e bana anlatmadığın birşeyler var hadi beni kötü haberlerle incit diyor.O da mafyanın da işe karıştığını anlatıyor.Lara daha sonra içerde denizaltnın kaptanını ve onu tutan mafya liderini konuşurken görüyor. Kaptanın bu işi yapmak istemediği her halinden belli.(Biz niye anlayamadık diyisunuz dimi).Lara içeriye gizlice girmeyi başarıyor ama kaptan ve sert tayfalarıyla beraber Larayı buluyor ve bi odaya tıkıyor. Lara kaptanı taşın büyük güçleri hakkında uyarmaya çalışıyor ama o dinlemiyor.E tabi Lara durur mu O da kaçıyor. Denizaltının bir bölümünden su altı kıyafetlerini giyip dalıyor. O kıyafetin altında suratı baya bir değişiyor nedense. Suyun altında bu taşı buluyor denizaltına geri dönüyor ve orda onu mafya babası karşılaşıyor iki adamına onu götürmeleri için emir veriyor ve taşı alıp orasını burasını kurcalamaya başlıyor. Taşta sinirleniyor ve adamı öldürüyor gemiyide maffediyor.Bun
dan yaralanan Lara da adamları haklıyor.Artık Lara taşı unutup ordan kaçmanın bir yolunu arıyor.Kalbi kırık ve yaralı kaptanı buluyor onunla biraz konuşuyor ama adam tamamen yıkılmış ümidini kesmiş ölmeyi bekliyor. Lara da eğer ona yardım ederse ordan kaçabileceklerini söylüyor.O da Lara'ya odasının anahtarını veriyor ve içerde oksijen tüpleri olduğunu söylüyor.Oksijen tüplerini kaçış kapsülünün içine takıp su yüzüne çıkmaya çalışaçaklar.Lara tüpleri buluyor yerine takıyor ama kaptan gelmek istemediğini anlatıyor. Hem oksijenin ikisine istemiyceni hem de gemisinde gururlu bir şekilde ölmek istediğini bunun ona hediyesi olduğunu söylüyor. Lara da kendisinin ona ne hediye verebileceğini soruyor.Kaptan da onun hikayemi anlatmasını istiyor. Mafya tarafından bunu yapmaya zorlandığını ve gemisinde görevi başında gururlu bir şekilde öldüğümü herkese anlat diyor ve kapsülle su yüzeyine çıkıyor kaptanda ölüyor.Şimdi sıra geldi benim belkide tüm Tomb Raider oyunlarında en çok sevdiğim ve en çok hata olan bölüme. Burda Lara'nın geçmişine dayana bir hikaye var.Hatırlayacaksınız Tomb Raider 3'te Laranın evinde gizli bir oda vardı.Camların içinde çok değerli eşyaları saklıyordu.Bunlar ilk Tomb Raider'ın sonunda Atlantisten alınan Scion adlı çemberler TR2'nin sonunda ejderhanın göğsünden alınan hançer ve TR2 Gold'un sonunda alınan Altın Maske.Ama bir tanesi varki o zamana kadar hiç bir oyunda görülmemişti ve nolduğu bilinmiyordu.Adı The Iris Artifact olan bu parça TR4'ün başında karşımıza çıktı.Lara küçüklüğünde bu parça için Von
Croy'la yarışıyordu. Von Croy Lara'ya zorla ordaki kolları çekmesini istedi ve istediğini yaptırttı.Açılan dev topun içinden bu parçayı almaya çalışan Von Croy depremle dengesini kaybetti ve ayağı yere takıldı.Lara yardım etmek istemişti ama kendi canın zor kurtarmıştı.Ama yıllar sonra Von Croy'u karşısında canlı gördü.Hem de Iris Artifact de yanında.Lara da bu taşı Von Croy'dan almak istiyor.İşte oyunun bu son kısmı da bu olayı anlatıyor.Taşı Von Croy'un sakladığı yüksek güvenlikli kendi binasından çalmak.Görüldüğü gibi Tomb Raider 5'te yapılan hikayenin temeli daha TR'3 te atılmış.Bu yapımcıların bu konuda ne kadar hassas olduklarını gösteriyor.Bu da oyunu ve Lara'yı dünyanın en çok tanınan ikilisi haline getiriyor.Gelelim şimdi oyuna.Lara oyun boyunca ismini bilmediğim yardımcısıyla konuşuyor.Bu adamı Tomb Raider'ın filminde de görüyoruz.Bu adam kapıların nerden ve nasıl açılcağı ve adamları nasıl safdışı bırakçağımızı anlatıyor. Burda anlatılcak çok ayrıntılı birşey yok.Iris Artifact'i çaldıktan sonra başımıza gelen en büyük olay silahımızı bırakmak zorunda olduğumuz. Bu bizi baya zor durumda bırakıyor ama sonunda yine kaçıyorsunuz.Bu bölümde TR6'nın sinyallerini alıyoruz.Adamlara arkadan yaklaşıp yavaşça bayıltma, her türlü düşmanı kafadan bi kurşunla yere serme gibi.Yani gizlilik ve sinsilik.Yeni çıkan oyunun ismide zaten karanlıkların meleği.
Siz merak etmişiniz bende yazdım.İşte bundan sonra da TR6 var. Ben TR6 için daha fazla bekleyemiycem.Ordaki ünlü müzeyi soymayı daha ne kadar bekleyebilirim bilmiyorum ama sizde benim gibi sabırlı olun.